YENİOrta Amerika Çok Yakında!
HavanaKüba

Havana Gezilecek Yerler

13 dk okuma süresi

Havana’da gezilecek çok fazla yer olması sizi endişelendiriyor ve kafanızı karıştırıyor olabilir ancak endişelenmeyin. Sanatsal katedrallerin, renkli meydanların, tarihi kalelerin, yemyeşil parkların, kültürel müzelerin, fotojenik caddelerin, görkemli anıtların, masmavi plajların, ikonik tiyatroların ve tapınakların yer aldığı sürükleyici ve bir o kadar kolay gezi planı hazırladık. O zaman haydi başlayalım;

1) Plaza Vieja

1559’da tasarlanan ve Havana’nın en güzel mimari yapılarından biri olan; içerisinde bar, kafe gibi çok sayıda mekân bulunan eklektik bir mekân, Plaza Vieja. Başta askeri amaçlarla kullanılmış olan bu mekân daha sonra halkın sosyalleşebileceği bir alan haline getirilmiş.

Plaza Vieja bugün küçük bir bira fabrikasına, Angela Landa İlkokulu’na, güzel çeşmelere ve Havana’nın en iyi vitraylarına ev sahipliği yapıyor. Mekânda bulunan güzel barlar ve kafeler de akşamları Havana’nın sıcacık atmosferini tatmak için birebir.

2) Museo del Ron Havana Club

Bu müze ron yapımı ve onun hikayesi hakkında. Bu hikâyeyi size anlatmakla başlayan içeride canlı müziğin olduğu bu tarihi müze mojito yapımını öğreterek eğitiminizi bitiriyor. Ayrıca son kısmında alışveriş yapabileceğiniz bir hediyelik dükkânı da bulunmaktadır. Küba’nın en meşhur içeceğinin yapımını birinci elden deneyimlemek ve tatmak isterseniz bunun bedeli 7 CUC, yerellere ise ücretsizdir.

3) Museo de la Farmacia Habanera

2004 yılında eski eczane La Reunión’un bulunduğu binada açılan bu müze, dünyanın en büyük, Küba’nın ise en önemli ilaç yapısı olarak kabul ediliyor. İçerisinde şaşırtıcı arkeolojik ögeler, kaplar, belgeler, etiketler, şişeler ve eski cerrahi ve dişçilik alet setlerine sahip olan müze 1886’da Katalan José Sarrá tarafından kurulduğu için eskiden Farmacia Sarrá olarak biliniyordu. Girişin ücretsiz olduğu bu müzede açıklamaların çoğu ispanyolcadır.

4) Plaza de San Francisco Asis

Havana Limanı’nın hemen karşısında olan bu meydan, İspanyol ticaret gemilerinin İspanya’dan Doğu Hint Adaları’na giderken kullandığı yolun üzerindeki rıhtımın kıyısında olduğu için 16. Yüzyılda oldukça gelişmiş.

Bu meydan 1500’lerde kurulmuş ve 1608’de içine bir kilise yapılmış ancak daha sonra dindar rahipler çok fazla sesten şikayetçi oldukları için Plaza Vieja’nın birkaç bina güneyine taşınmış.

Meydan 1990’larda tamamen restorasyona uğramış ve orayı en meşhur eden şey ise düzensiz Arnavut kaldırımları ve meşhur İtalyan Heykeltıraş Giuseppe Gaggini tarafından 1836’da oyulan mermerler olmuş.

Meydan aynı zamanda Havana’nın en meşhur meczuplarından biri olan; hayatını, felsefesini, düşüncelerini sokakta gördüğü her insana anlatan El Caballero de Paris’in heykeline de ev sahipliği yapıyor. 2012’de eklenen ve meydanın en yeni heykeli olma özelliğini taşıyan ‘’La Conversacion’’ (Oturmuş bir şekilde sohbet eden bronzdan yapılmış iki insan heykeli) Fransız artist Etienne tarafından yapılmıştır.

5) Los Mercaderes

Havana’nın bir diğer işlek caddesi ise Mercaderes’tir. Araç girişinin yasak olduğu Arnavut Kaldırımlı bu cadde butik mağazaları, parfüm dükkanları, baharat dükkanları, otelleri ve müzeleri ile karakterize olmuştur.

6) El Templete

Yerel halkın ilk ibadetini gerçekleştirdiği ve 1500’lerin başlarında birbirleriyle buluştuğu bölgede Neoklasik mimari düzeniyle 1827 yılında inşa edilmiş olan küçük tapınak El Templete. Tapınağın içinde tapınağın açılma töreni ve ilk ibadete dair Jean-Baptiste Vermay tarafından yapılmış 3 tasvir ve sanatçının küllerinin yanında olan kendi büstü bulunur.

7) Castillo de la Real Fuerza de la Habana

Dünyanın en eski 2., Küba’nın ise en eski kalesi olan La Real Fuerza “Habana Vieja”nin en önemli tarihi merkezlerinden biridir. Günümüzdeki kalenin şu anki yerinden biraz daha kuzeyde olan kale, 1555’te Fransız korsan Jacques de Sores önderliğindeki bir ordu tarafından kuşatılmış ve ağır hasar almış. Bu hasardan sonra İspanya Kralı II. Felipe yeni kale yaptırılması emrini vermiş ve bu kale günümüze ulaşan kale olmuştur.

Küba kalenin yenilenmesi için yeterli maddi bütçeyi sağlayamayacağından İspanya Kralı, parayı Meksika’nın ödemesini zorunlu hale getirmiş. Hükümet inşaat malzemesi satın almak için kölelerini kiraladığından bu para akışından Havana sakinleri de yararlanmış. Kalenin yenilenmesi 20 yıl sonra Francisco de Calona tarafından tamamlanmış ve o dönem Havana’nın en güvenli yapısı olmuş. Bu yüzden de kaptanlar, generaller ve üst düzey yetkililer tarafından ev olarak kullanılmış.

Sonrasında 1854 yılında kalenin askeri işlevini kaybettiğinden ve şehrin ticari faaliyetleri önünde bir engel olarak görüldüğünden yıkılmak istenmiş ancak böyle bir olay yaşanmamış ve kale günümüze kadar ulaşmış.

8) Plaza de la Catedral & Catedral de la Habana

Plaza de la Catedral, çevresindeki binalarla Havana’da Barok mimarinin en güzel örneklerine ev sahipliği yapar. Yapım tarihi 1700’lere dayanan “Catedral de la Habana” bunlardan birisidir. Şehirdeki dört ana meydandan en yenisi olan Plaza de la Catedral, 18. Yüzyıldan günümüze ihtişamını hiç yitirmeden gelebilmiş.

Eski Havana’da görülecek en önemli yerlerden biri olan Havana Katedrali ise inşasında deniz kabuklarının kullanılması ve kulelerinin asimetrik olmasıyla dikkat çekiyor. Hatta barok tarzda olan ve kuleleri asimetrik olan dünyadaki tek katedral. Bu yüzden de ayrı bir öneme sahip.

Resmi açılış saatleri olmasına rağmen sık sık kilitli oluyor ancak ibadetten hemen önceki saatlerde girme fırsatı yakalayabilirsiniz. Açık olma saatleri Pazartesi Cuma arası 10.30-15.00, Cumartesi günleri 10.30-14.00 arası, Pazar günleri ise 09.00’dan öğleye kadar.

9) Plaza de Armas

Sömürge döneminde askeri geçit törenlerine, konserlere, resmi akşam gezintilerine ev sahipliği yapan bu meydanin anlamı “silahlar meydanı”dir. Bu yüzden etrafında bazı silah müzeleri ve silahlar yer almaktadır. Günümüzde pazar günleri hariç her gün pazar yeri kuruluyor ve resim, eski plak, ikinci el kitap gibi ürünler tezgahlarda alıcılarını bekliyor. Antikaya ya da eski kitaplara ilginiz varsa göz atmayı unutmayın. Ayrıca yorulduğunuzda meydan etrafında bulunan onlarca kafeden birinde oturup dinlenebilirsiniz.

Meydan aynı zamanda ilginç bir detaya sahip: Valinin evinin önündeki ahşap parkeler. Dönemin valisi uyurken araç lastikleri ve insan ayakkabıları tıkırtı sesinden rahatsız olduğu ve uyuyamadığı için evinin önünü ağaçtan parke ile kaplatmış ve meydan oldukça ilginç bir hal almış.

10) Calle Obispo

Çeşitli kitap ve el sanatları satan dükkânların, müzik barlarının, pizzacıların, dondurmacıların, kamu binalarının, kafelerin, eczanelerin ve pastanelerin yer aldığı 1519 yılında yapılmış olan Havana’nın en ünlü ve kalabalık caddesi, Obispo.

11) Castillo de San Salvador de la Punta

Bu kale geçmişte Havana’nın batı kıyısını savunmak için stratejik bir önem taşıyordu. Giovanni Battista Antonelli (askeri mühendis) tarafından tasarlanan bu kale 1700’lerin ortasında İngiliz saldırısı sırasında ciddi hasar almış. Bu hasarın kalıntılarını görmek için Morro kalesi tarafına doğru ilerleyip hala gömülü olan topu görebilirsiniz. Bütün bu hasarlara rağmen 20. Yüzyıla kadar savunma için kullanılabilmiş. Geniş çaplı bir restorasyon geçirdikten sonra 2002’de müze olarak tekrar açılmış. Şu anda içinde kalenin tarihi, yapımı, deniz modellemesi ve su altı arkeolojisi hakkında bilgiler veren sergiler 3 ayrı odada kalıcı olarak sergileniyor. Bu kaleyi ziyaret etmek isterseniz şehir merkezinden taksiye binip yaklaşık 6 CUC karşılığında gidebilirsiniz.

12) Museo de la Revolucion

Küba devrim tarihinin izlerine tanık olabileceğiniz, hikayelerini dinleyebileceğiniz ve olaylara tanık olabileceğiniz ülkedeki en önemli müzelerden biri Devrim Müzesi. Devrimden önce başkanlık sarayı olan ve en son Fulgencio Batista Zaldívar’in (Kübalı asker ve diktatör) kullandığı Neoklasik saray, devrimden sonra müzeye çevrilmiş.

Kronolojik bir sunumun gereği olarak müzeyi yukarıdaki kattan aşağıdaki katlara doğru gezmeye başlıyorsunuz. Alt kattaki odalarda 1953 Moncada saldırısı ve Che Guevara’nın hayatı ile ilgili ilginç sergileri bulunmaktadır. Tanıtmak için konulan kartlar hem İspanyolca hem İngilizce ancak İspanyolca biraz da olsa bilmek size çok fazla avantaj sağlar çünkü İngilizce kısımları maalesef biraz yetersiz.

Müzenin arka bahçesinde Devrim’i başlatmak üzere Aralık 1956’da Fidel Castro ve 81 diğer devrimciyi Meksika’dan Küba’ya taşıyan 18m’lik yatın anıtı olan Pabellón Granma var. Camın arkasında sergilenen tekne, Batista’ya ve Playa Girón (Domuzlar Körfezi) Savaşı’na karşı Devrim savaşlarında kullanılan uçaklar, araçlar ve silahlarla çevrili. Arka bahçede olan bu yatı görmek de bilet fiyatına dahil.

Müzeyi haftanın her günü 09.30-16.00 arasında ziyaret edebilirsiniz. Giriş 5 CUC, 12 yaş ve altındakilere ücretsiz. Eğer tur ile gezmek isterseniz de ek olarak 2 CUC veriyorsunuz ancak tur sadece İspanyolca var.

13) Granma

Granma, aralarında Che Guevara, Fidel Castro gibi isimlerin olduğu, Küba Devrimi’nde büyük rol oynamış 82 savaşçının Meksika’dan Küba’ya taşındığı gemidir. Küba için çok önemli olan bu gemi, devrimin sembolü olarak nitelendirilir ve neredeyse her kutlamada replikası taşınır. Ayrıca bu gemi, Küba Komünist Partisi Merkez Komitesinin resmî gazetesi olan Granma gazetesine isim babalığı yapmıştır.

Devrim Müzesi’nin hemen arkasında cam bir konstrüksiyon içinde uygun bir ısıyla saklanan geminin bulunduğu bölge günde 500+ ziyaretçi alır ve 20. Yüzyılda adada olan tarihi olaylara ait parçalara da ev sahipliği yapar.

14) Museo Nacional de Bellas Artes de la Habana

Küba sanat açısından çok zengin bir şehir bu yüzden de oldukça fazla müzeye sahip. Bunlardan biri de Havana Güzel Sanatlar Müzesi. Müze iki ayrı bölüm içeriyor. Birincisi, Küba sanatına adanmış olan Palacio de Bellas Artes, ikincisi ise Parque Central’in yanındaki uluslararası sanat eserlerinin gösterildiği bölüm.

Milattan önce 500’lere kadar dayanan zengin bir koleksiyona ev sahipliği yapan müze Yunanistan, Mısır, Avrupa ve Latin Amerika’dan çok sayıda resim, heykel, çizim ve seramik koleksiyonuna yer veriyor.

Sanatseverler için adeta bir cennet olan müzeye eğer uğramak isterseniz mutlaka bir gün ayırın. Üstelik 48 saat önceden rezerve etmek şartıyla İngilizce tur rehberi de tutabilirsiniz.

Salı-Cumartesi arası 09.00-17.00 arası, Pazar günü ise 10.00-14.00 arası ziyaret edebilirsiniz. Bir bölüme girmek 5 CUC iken ikisine de girmek 8 CUC.

15) Paseo del Prado

Şehrin Avrupa tarzında ilk caddesi olan Paseo del Prado’nun inşası 1770 yılında başlamış ve 1830’ların ortasında Miguel Tacon (Küba Birliği’nin Dükü, Kraliyet Donanması’nın generali) döneminde tamamlanmış. Asıl amaç Paris, Madrid ya da Barcelona gibi şehirlerin caddeleri kadar güzel bir cadde yapmakmış. Caddedeki meşhur bronz aslan heykelleri ise 1928’de eklenmiş.

Günlük hayata dair birçok görüntüye şahitlik edebileceğiniz bu cadde aynı zamanda çok önemli yapılara da ev sahipliği yapıyor. Şehrin buluşma noktası olarak adlandırılabilecek nokta kentin en önemli turistik yerlerinden biri olmaya devam etmektedir.

16) Gran Theatro de la Habana

Parque Central’in tam karşısında olan tiyatro 1838 yılının Nisan ayında açılmıştır. O zamanlar, Havana’nın en önemli tiyatrosuymuş ve tartışmasız zarafeti, rahatlığı ve olağanüstü teknik hazırlığı sayesinde kıtadaki en iyilerden biriymiş. Yıllar sonra, 1914 yılında, tiyatronun kendisi ve etrafındaki binalar ABD Şirketi Purdy & Henderson tarafından satın alınmış. Tiyatro yeniden düzenlenmiş ve mermer ile bronz eserlerin yanı sıra heykeller ve diğer taş süslemeler dekore edilmiştir. Ayrıca tiyatro yıl boyunca birçok uluslararası etkinliğe ve Küba’nın meşhur Bale Festivali Ballet Nacional de Cuba’ya ev sahipliği yapar.

17) Capitolio Nacional de Cuba

Havana’nın en görkemli ve dikkat çeken binalarından biri olan El Capitalio, Küba’nın Amerika destekli eski diktatörü Gerardo Machado tarafından 1926 yılında yaptırılmıştır. Yapımı 3 sene süren ve 5000 işçinin çalıştığı bu inşaat tam 17 milyon dolara mal olmuş. Her ne kadar Amerikan Kongre Binası’na benzese de aslında Paris’te bulunan Pantheon üzerinden modellenmiştir.

Eskiden Küba Kongresine ev sahipliği yapan bina daha sonrasında, 1959-2013 yılları arasında Küba Bilimler Akademisi ve Ulusal Bilim ve Teknoloji Kütüphanesi’ne ev sahipliği yapmıştır. El Capitolio Pazartesi-Cumartesi arası 10.30-22.00 arası, Pazar günü ise 10.30-13.00 arası ziyaret edilebilir.

18) Malecón

Malecon’u sadece bir sahil şeridinden ibaret görmek Havana’yı sadece Karayipler’de bir şehir olarak görmekle aynıdır. Burası Kübalıların sosyal hayatı için çok büyük önem arz eder. Balıkçılarla, gençlerle, müzisyenlerle, şık giyinmiş genç kadınlarla ve erkeklerle, turistlerle şehrin kalbinin attığı en özel yerlerden birisidir.

Genç aşıkların oturup daha güzel günlerin hayalini kurdukları, yaşlıların görüp geçirdiği zor günleri anlattıkları, çocukların neşeyle oyun oynadıkları, insanların Karayipler’in sakin sularında yüzdükleri, biranızı yudumlarken dalgaları sakince izleyebileceğiniz, kesinlikle görmeniz gereken bir yer burası.

1901 yılında ABD Hükümeti tarafından ilk kısmı şehri fırtınalardan korumak için yaptırılan Malecon, yıllar sonra bütün bu bakımsızlığına rağmen güzelliğini hala koruyor.

19) Avenida 23

Malecon’dan başlayan ve Calle L’ye kadar uzanan bu cadde boyunca sinemalar, gece kulüpleri, ofisler vb. bir sürü yapı yer almaktadır. 1930’da yapılan bu cadde daha öncesinde askeri amaçlarla şehri savunmak için kullanılıyormuş. Cadde boyunca şehrin en meşhur dondurmacısı Coppelia ve Habana Hilton, Hotel Nacional de Cuba gibi çok sayıda hotel bulunur.

20) Necrópolis de Cristóbal Colón

1987’de Ulusal Anıt ilan edilen 57 hektarlık Küba’daki en önemli mezarlık aynı zamanda Amerika kıtasının da en büyüğü. 19. yüzyılda kentte inşa edilen dikkat çekici bu dini yapı, içerisinde yer alan çeşitli semboller ve heykeller ile bir sanat eseri olarak anılıyor.

21) Museo Hemingway

Ernest Hemingway Havana’ya yaptığı yolculuklardan birinde yazı yazabileceği sakin bir yere ihtiyaç duymuş ve 1960 yılına kadar yaşadığı bir mülk kiralamıştır. Kendisi Havana’dan geri döndükten sonra burası 21 Temmuz 1962 tarihinde müze haline getirilmiştir. Hemingway’in birçok ilgi alanını (boğa güreşi afişleri, olta takımı, av silahları, içki şişeleri, yüzlerce kitap ve dergi, daktilo…) gösteren yaklaşık 4 hektarlık yüz ölçümüne sahip bu villa hiç değişmeden kalmıştır. Evde Hemingway’in işten sonra her gün yarım mil yüzdüğü havuzu da bulunmaktadır. Ziyaret saatleri ve günleri hava durumuna göre değişiklik gösterdiği için sitesinden güncel bilgi alabilirsiniz. Giriş ücreti ise normal 3 CUC, rehberli 4 CUC, kameralı 5 CUC, video kameralı ise 25 CUC.

22) Las Playas del Este

Playas del Este, başkentin güneyinde kalan, masmavi suyu ve upuzun palmiye ağaçlarıyla güneşin ve okyanusun keyfini çıkarmak için gidilebilecek en güzel plajlardan biri. 6 km’lik uzunluğa sahip plaj Havana merkezinden 20 dakika uzaklıkta olduğu için şehrin atmosferinden sıyrılıp kafa dinlemek için çok ideal bir yer. Bu yüzden hem Kübalılar hem de turistler tarafından oldukça sık tercih ediliyor.

Playas del Este’de farklı plajlar mevcut ve bizce en iyisi Playa Santa Maria del Mar. 3 km boyunca uzanan bu plajda şemsiyeler, şezlonglar, barlar kısacası aradığınız her şey bulunuyor. Turkuaz rengiyle insanı büyüleyen okyanusta yüzmek eşsiz bir deneyim. Ayrıca bölgede konaklayabileceğiniz küçük hoteller de bulunmakta. Tatilinize biraz daha eğlence katmak isterseniz bölgede bulunan su sporları merkezinden jet ski veya küçük bir yat kiralayabilir ya da sahilde bulunan restoranlarda lezzetli kızarmış balığınızı ve buz gibi içkinizi içerek keyif yapabilirsiniz.

Plaj hafta sonları daha kalabalık oluyor bu yüzden eğer hafta son gelecekseniz kalabalığa hazır olun. Ancak kalabalık sevmiyorsanız da sorun değil. Bölgede Playa Boca Ciega ve Playa Guanabo gibi plajlar da mevcut. Boca Ciega plajı daha çok aileler tarafından tercih ediliyor.

23) Fusterlandia

Fusterlandia, Havana kent merkezinin sadece 20 dakika dışında, mozaik çini ve geri dönüştürülmüş sanatın gizli bir harikalar diyarı. İsmini ise José Rodríguez Fuster (çalışmaları 600’den fazla toplu ve kişisel sergide sergilenen Küba’nın en ünlü sanatçılarından biri) adli sanatçıdan alıyor.

Fuster, 1975 yılında Havana dışındaki Jaimanitas’ın yıkık semtindeki mütevazı bir ahşap eve taşındıktan sonra stüdyosunu renkli mozaikler ile dekore etmeye başlamış. Orayı bitirdikten sonra, sanat aşkını durduramayıp komşularının evlerini ve iş yerlerini de dekore etmiş. Böylelikle Fuster kreasyonunu büyütmeye başlamış. On yıl boyunca, doktorların ofisleri, otobüs durakları, fıskiyeler, banklar, ağ geçitleri ve daha fazlası Fuster’in kaprisli hayal gücü ile kaplanmış ve bugün, sanat eseri garip, büyüleyici bir fantezi dünyasına dönüşmüş.

Havana Merkez’den Fusterlandia’ya ulaşmak yaklaşık 20 CUC tutuyor. Küba’da görebileceğiniz her şeyden daha farklı şeyler görmek ve Kübalı insanların ruhunu anlamak isterseniz Fusterlandia’dan başka yerlere bakmayın ve kesinlikle uğrayın.

24) Castillo de los Tres Reyes del Morro

Havalimanı girişine yakın olan El Castillo De Los Tres Reyes Del Morro, İtalyan mühendis Juan Bautista Antonelli tarafından tasarlanmış ve 16. yüzyılın sonlarına doğru kıyıdan çıkarılan kayalarla köleler tarafından inşa edilmiş. Kale, San Cristobal de la Habana kentini korsanlardan ve yabancı istilacılardan korumak için tasarlanmış ve 1774 yılında La Cabana tamamlanana kadar Havana limanındaki ana savunma olarak varlığını sürdürmüş.

Atlantik’in yukarısındaki kayalık bir uçurumun üzerinde yer alan kale, özellikle gün batımında ziyaretçilerine muhteşem bir manzara sunuyor. Kaleye giriş ise kişi başı 6 CUC.

25) Fortaleza de San Carlos de la Cabaña

Bu 18. Yüzyıl yapısı 1763-1774 yılları arasında Havana limanının doğu tarafındaki uzun ve açık bir sırt üzerine inşa edilmiş ve kentin savunmasındaki zayıflığı doldurmuştur. 1762’de İngilizler stratejik olarak önemli olan bu sırtın kontrolünü ele geçirerek Havana’yı ele geçirmiş ve buradan şehri acımasızca işgal etmişlerdir. Yaşanan bu olaydan sonra gelecekteki saldırıları önlemek için İspanyol kral Carlos III, gelecekteki işgalcileri püskürtecek devasa bir kalenin inşasını emretmiştir.

Uçtan uca 700 metre ölçüsünde olan ve 10 hektarlık bir alanı kaplayan kale, Amerika kıtasındaki en büyük İspanyol sömürge kalesidir. Diktatör Machado ve Batista zamanında kale askeri bir hapishane olarak kullanılmış ve devrimden hemen sonra Che Guevara ve arkadaşları, merkezlerini surların içinde kurmaya karar vermişlerdir.

Son zamanlarda ziyaretçiler için restore edilen kalede en az yarım gününüzü cazibe merkezlerinin zenginliğini izleyerek geçirebilirsiniz. Barlar, restoranlar, hediyelik eşya dükkanları ve bir puro dükkanının yanı sıra La Cabaña, Museo de Fortificaciones y Armas Müzesi’ne ve etkileyici Museo de Comandancia del Che’ye de ev sahipliği yapar. Akşam saat 21.00’de gerçekleşen Cañonazo törenini (18. yüzyıl askeri kıyafetini giymiş askerlerin limana bir top atmasını yeniden canlandırdığı bir tören) bağımsız olarak veya organize olmuş bir tur gezinin parçası olarak izleyebilirsiniz.

Bu başlık Havana serisinin 4. yazısıdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir.