Kudüs merkezli bir din olan Hristiyanlığın yayılmasında Anadolu toprakları ve özellikle Kapadokya oldukça önemli bir yere sahiptir. Zamanında zulümden kaçan Hristiyanlar, özgürce ibadet edebilmek ve olası saldırılardan korunabilmek için burada hayatlarını sürdürmüşlerdir. 4. yüzyılda Hristiyanlığın merkezi haline gelen bölge, dinin temelini oluşturan doktrinlerin belirlendiği birçok Konsil’e ev sahipliği yapmıştır.
Not
- Kaynak olarak Halil Temiztürk’ün “Kapadokyalı Bir Kilise Babası: Aziz Basil ve Hıristiyanlığın Şekillenmesine Etkisi” başlıklı yazısından, Hüseyin Bağır’ın “Kapadokya Bölgesinin Hıristiyanlıktaki Yeri ve Önemi” başlıklı araştırma yazısından, Yaklaşan Saat adlı web sitesindeki YAHUDİ-ROMA İŞBİRLİĞİ: ELÇİ İSA’YI “ÖLDÜRMEYE TAM TEŞEBBÜS” başlıklı yazıdan ve “Kapadokya” başlıklı vikipedi sayfasından yararlanılmış, ayrıca bu sayfalardan alıntılar yapılmıştır.
Bölgenin Keşfi
Semavi dinler ile 1000 yıllık köklü bir geçmişi olan Kapadokya, antik çağlardan itibaren Anadolu’nun tarihi, kültürel ve siyasal açıdan en önemli yerleşim bölgelerinden biri olmuştur. Zamanla bölgeyi keşfeden insanlar iklim ve coğrafi yapı nedeniyle yerleşim yeri olarak tüf kayalardan (peribacaları) yonttukları mağaraları kullanmışlardır. Bu mağaralar onları karasal bozkır ikliminin hüküm sürdüğü bölgede sert soğuklardan korumakla kalmamış, her türlü tehlike karşısında saklanmalarına da olanak sağlamıştır.
Hristiyanlık öncesi Kapadokya’da ise çok tanrılı dinler ve bunların kült merkezleri bulunmaktaydı. Söz konusu bu dinler önemli bir geçiş merkezi olduğu bilinen Kapadokya’ya, Hititler, Persler ve Yunanlılar tarafından taşınmıştır. Hristiyanlığın çıkışından önce Yahudilik bölgede hâkim olmuş ve Hristiyanlığın yayılmasına da zemin hazırlamıştır. Öyle ki ilk Hristiyan vaizleri, dinlerini yaymak için havra ve sinagoglarda vaaz vermişlerdir.
İsa
Filistin’in Beytüllahim kentinde Meryem’den doğan İsa, otuz yaşına geldiğinde kendisine inanan ve yeni dini benimseyen On İki Havarisi ile Filistin’deki köy, kasaba ve şehirleri tek tek ziyaret ederek dinini yaymaya çalışıyordu. Fakat İsa’ya inananların sayısının artması, mevcut dini otorite tarafından tehdit olarak algılanıyor, bu nedenle Yahudiler İsa’yı öldürmek istiyorlardı.
Aslında, İsa’yı suçlayacak hiç bir hukuki dayanakları yoktu. Ölüm cezasını uygulama yetkileri de yoktu ve halkın tepkisinden de çekiniyorlardı. Bu karışık durumdan kurtulmak için, “devlete karşı suç işlediği iddiası” ile, İsa’yı, dönemin Yahudiye Eyaleti Valisi (Praefectus) Pontius Pilatus’a şikayet ederek, tutuklanmasını istediler. Gerekçeleri ise, İsa’nın, “mesih”lik iddiasında bulunduğu ve bu iddiada bulunanların eninde sonunda “kargaşa ve iç isyan çıkardıkları” varsayımı idi.
Pilatus, İsa’yı tutuklamanın ve öldürmenin, Roma hakimiyetine karşı Yahudiye’de var olan direnişi, daha da arttıracağıdan çekinmekteydi. Ancak, daha önce Roma’ya başkaldıranlara karşı işbirliği yaptığı Yahudi din adamlarının karşısında, zor duruma düşeceği ve siyasi durumunun sarsılacağından endişe ediyordu. Pilatus ölüm cezasını istemeyerek de olsa vermek zorunda kaldı. Artık İsa görüldüğü yerde tutuklanacak ve çarmıha gerilerek infaz edilecekti.
Çok geçmeden İsa’nın havarilerinden Yahuda (Judas), “Son Akşam Yemeği“nden sonra İsa’yı 30 gümüş/altın karşılığında Sanhedrin adı verilen meclise bildirerek ona ihanet etti. Romalı askerlerce tutuklanan İsa, daha sonra Pontius Pilatus tarafından “halkı isyana teşvik etmek” suçuyla Kudüs’te çarmıha gerildi.
Not
- Yahuda’nın ardından On iki Havari arasına diğer havarilerce Matta getirilmiş.
- Kiliseler, İsa’nın Roma İmparatorluğu tarafından yönetime yönelik bir tehdit olarak görüldüğü için öldürüldüğünü kabul etmeyerek, yüzyıllar boyunca öğretilerinde İsa’nın ölümünden Yahudileri sorumlu tutmuştur.
- Pontius Pilatus, İsa’nın yargılanmasına başkanlık eden ve daha sonra çarmıha gerilmesini emreden yetkili olarak bilinir. Ancak Pontius Pilatus’un İsa’yı yargılamayı reddettiğine dair yorumlar da mevcuttur. Her ne kadar İncil’in farklı bölümlerinde farklı diyaloglar olsa da, Hristiyan kaynakları özü itibarıyla bu konuda hemfikirdir.
- Hristiyanlık inancı, İsa’nın çarmıha gerilip ardından dirildiğine inanırken İslam inancı, İsa’nın çarmıhta ölmediğine, Tanrı tarafından göğe yükseltildiğine, yerine de başkasının göründüğüne inanmaktadır.
- Olayların yaşandığı dönemde bölgede mevcut dini otorite Yahudilik olsa da Roma İmparatorluğu’nda paganizm hakimdi.
- Yahudiler, İsa’nın taşlanarak öldürülmesi gerektiğine inanıyorlardı. Ancak Pilatus, Roma hukukunu göz önünde bulundurarak infazın çarmıha gerilerek yapılmasına karar verdi.
Anadolu’ya Giriş
İsa’nın “ölümünden” sonra 12 Havari bu şiddetli baskılardan kurtulmak ve İsa’nın öğretilerini yaymak için Filistin’den çıkarak dağılmışlar ve kendilerine yeni dinin kabul görmesi ve ilerlemesi için elverişli ortam ve uygun coğrafya aramışlardır.
Bu süreçte birçoğu Anadolu topraklarına ayak basmış, insanları bu yeni dine davet etmiş ve misyonerlik faaliyetlerinde bulunmuşlar. Nitekim ilk zamanlar oldukça sıkıntılı geçmiş ancak yine de Hristiyanlık alan ve taraftar kazanmaya devam etmiştir.
Not
- Hristiyanlığı Anadolu topraklarına getiren ve orada yaymaya başlayan kişinin Petrus veya M.S 50’li yıllarda Barnabas ile seyahat eden Pavlus’un olduğu yönünde iki farklı görüş bulunmaktadır. Her ne kadar Hristiyanlığı burada kimin kurduğuna dair net bir bilgi olmasa da Yeni Ahit’in verdiği bilgilerden anlaşılan o ki henüz havariler hayattayken yani yaklaşık 65 senesinden önce Kapadokya Bölgesi’nde Hristiyanlığı kabul eden insanlar varmış.
Kapadokya
Bir süre sonra Kapadokya bölgesine ulaşan Hristiyan alimler Yahudi bir topluluk ile karşılaşmışlar. Yahudiler tarafından kabul edildikten sonra ise yaşam şartlarının uygunluğu nedeniyle burada kalmaya karar vermiş ve İsa’nın öğretileri ile ilgili çalışmalara başlamışlar.
İlk zamanlar Sinagoglarda ibadet eden ve vaaz veren bu insanlar gel zaman git zaman Hristiyan topluluğunun oluşmasını sağlamışlardır. Böylelikle Kapadokya, Erken Hristiyanlık Dönemi’nde yaşayan Hristiyanların gözde yerleşim bölgelerinden biri haline gelmiştir.
Kapadokya Babaları
Kapadokya’da Hristiyanlığın şekillenmesine neden olan en önemli etken, o bölgede yetişen “Kapadokya Babaları”dır (Kilise Babaları). Bu şahsiyetlerin isimleri sırasıyla;
- Caesarea’nın piskoposu Büyük/Aziz Basil (329–379)
- Nyssa’nın piskoposu ve Basil’in küçük kardeşi Nyssa’lı Gregory (332-395)
- Konstantinopolis Patriği ve Basil’in yakın arkadaşı olan Nazianzus’lu Gregory (329-389)
Basil, MS. 329’da dönemin Caeseria (Kayseri) olarak bilinen bölgesinde doğmuştur. Bazı kaynaklar, ailesinin Pontus Bölgesi’nde sahip olduğu topraklarla imtiyazlı bir konumda olduğunu ve Roma’nın Hristiyanlara baskı yaptığı dönemde kahramanca bir tavır takındığından bahseder. Hristiyan teolojisine yaptığı katkılar nedeniyle Batı literatüründe “Great” lakabı ile bilinen Basil, yakın arkadaşı Nazianzus’lu Gregory ve küçük kardeşi Gregory ile birlikte “Kapadokya Babaları” üçlüsünü oluşturan isimdir.
Basil, hayatının bir kısmını eğitime adamış, Hristiyan Teolojisi, Felsefe ve Retorik konularında çalışmalar yapmıştır. Bu süreçte, donemin önemli eğitim merkezleri sayılabilecek İstanbul (348–350) ve Atina’da (351-356) yaşamış daha sonra da 356 yılında Kayseri’ye geri dönmüştür.
Aldığı eğitimleri ve edindiği birikimleri, Kutsal Ruh gibi Hristiyan akidelerini açıklamada, Teslis ilkelerine katkı sağlamada ve Arius’ün ortaya koyduğu fikirlerle (Aryanizm veya Ariusçuluk) mücadele etmede kullanmıştır. Kendisini İznik Konsil’i kararlarını savunmaya ve Hristiyan hayır işlerini idare etmeye adayan Büyük Basil (Basíleios) MS. 379’da Caeseria’da vefat etmiştir.
III. Leon
Hristiyanlığın şekillendiği “Kapadokya Babaları” döneminde dinin temelini oluşturan doktrinler belirlenmiş; artık açık ve net olan dini kurallar veya olgular ile daha yaşanabilir hale gelen bölge, dışarıdan da daha fazla Hristiyan göçü almaya başlamıştı.
Ancak bölgedeki asıl nüfus artışı, III. Leon’un (MS. 685-741) dini sanat eseri olan ikonaları yasakladığı dönem yaşanmış. Neredeyse yüz yıldan fazla süren ve İkonoklazm adı verilen bu dönemde, alınan kararı desteklemeyen, dini değerlerine çok fazla müdahale edildiğini düşünen ve inancını özgürce yaşamak isteyenler çareyi Kapadokya’ya göç etmekte bulmuşlardır.
Not
- III. Leon döneminde meydana gelen ve sonuçları Kapadokya’yı etkileyen bir diğer olay da Anadolu topraklarının Arap akınına uğraması olmuş. Ermenistan’dan İç Anadolu bölgesine kadar olan toprakların Arap akınına uğraması sonucu bu topraklardan kaçan/ayrılan Hristiyanlar da aynı diğerleri gibi çareyi Kapadokya’ya göç etmekte bulmuşlardır.
Çıkış
Özellikle 11. ve 12. yüzyıllar arasında Selçuklu Hanedanlığı, sonrasında da Osmanlı İmparatorluğu yönetimi altında sorunsuz bir dönem geçiren Hristiyanlar, 1924-1926 yılları arasında yapılan Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi ile arkalarında harika eserler bırakarak Kapadokya’dan ayrılmışlardır.
Sözlük
- Akide: (1) İman, itikat. (2) Kuvvetle benimsenen görüş tarzı, inanç. (3) Mezhep şeklini almış inanç ve düşünce sistemi.
- Aryanizm / Ariusçuluk: M.S. IV. yüzyılda yaşamış İskenderiyeli bir rahip olan Arius’un ortaya koyduğu, Hristiyanlığın teslis inancını reddeden, Hz. İsa’nın ancak Tanrı’ya bağlı ikinci derecede bir tanrılığı olduğunu kabul eden ve Hristiyanlık tarihinin en önemli dini krizlerinden birinin doğmasına sebep olan mezhep.
- Barnabas: Havariler Çağı’nda Pavlus’la anlaşmazlığa düşmüş, dini mektupları heretik sayılmış Hristiyan azizi.
- Birinci İznik Konsili: MS 325 yılında İmparator I. Konstantin tarafından Roma İmparatorluğu’nda resmî din olacak Hristiyanlığın içerisinde tartışılan bazı konuları (İsa’nın gerçek Tanrı olup olmaması) netleştirmek amacı ile toplanması.
- Caesarea: Tarihsel olarak Mazaca olarak da bilinen Caesarea, bir zamanlar Kayseri’nin bulunduğu bölgede yer alan antik bir şehirdi.
- Erken Hristiyanlık Donemi: Hristiyanlıkta 325’teki Birinci İznik Konsili’nden önceki döneme verilen ad.
- Havari: İsa’nın öğüt ve inançlarını yayma işiyle görevlendirdiği mürit ve öğrencilerinden her biri.
- III. Leon: 717’den 741’deki ölümüne dek hüküm süren Bizans imparatoru.
- İkona: Ortodoks veya Katolik Hristiyanlarda kutsal kabul edilen kişilerin resimleri veya heykelleri, dini sanat eseri.
- İkonoklazm: İkonların tahrip edildiği ve ikonlarla ilişkili her türlü dinî pratiğin yasaklandığı dönem.
- Kilise Babaları: Hristiyanlıkta yazıları din konusunda kural olarak kabul edilen kişilere verilen isim.
- Konsil: Hristiyan dinine ait bazı konuları konuşup karara bağlayan meclis.
- Kutsal Ruh: Hristiyanlıktaki teslis inancının üçüncü ayağı. Baba ve Oğul ile birlikte Tanrı’nın ruhu olduğuna inanılır.
- Kült: İbadet, tapma, tapınma.
- Matta: Yeni Ahit’te bulunan dört incilin ilki olan Matta İncil’inin yazarı ve İsa’nın havarilerinden biri.
- Nazianzus: Aksaray ilinin Gülağaç ilçesine bağlı Bekarlar beldesi.
- Nyssa: Aksaray’ın Ortaköy ilçesi ile Harmandalı beldesi arasında bir zamanlar var olan antik kent.
- Paganizm: Çok tanrılı inanç, putperestlik
- Pavlus: Aslen Yahudi olan, Şam’a yolculuk ederken İsa’nın kendisine görünmesiyle sonradan Hristiyan olan ve kendini dine adayan Hristiyan misyoner.
- Petrus: İsa’nın on iki havarisinden biri. Katolik Kilisesi’ne göre ilk Papa ve İsa’nın varisi.
- Retorik: Söz söyleme, etkileyici ve ikna edici konuşma sanatı.
- Sanhedrin: Yahudi Konseyi, Mahkemesi (M.Ö. 165 – M.S. 425).
- Son Akşam Yemeği: Hristiyan inanışına göre İsa’nın çarmıha gerilmeden önceki akşam havarileriyle yediği son yemek.
- Teslis: Hristiyanlıkta Tanrı’nın Baba, Oğul (Hz. İsa) ve Kutsal Ruh’tan meydana geldiğine inanma şeklindeki üçlü Tanrı anlayışı, üçleme.
- Yahudiye: Roma İmparatorluğu bünyesindeki Yahudi toplumunun büyük çoğunluğunun yaşamış olduğu ve İsa’nın doğum yeri olması nedeniyle özellikle Hristiyanlık açısından büyük öneme sahip olan bölge.
- Yeni Ahit: Hristiyanlıktaki en önemli kutsal metinleri kapsayan ve Hristiyanlarca kutsal kabul edilen 27 kitapçıktan oluşan bölüm.
Merhaba; 2 yetişkin ve 2 çocuk (6 yaş ve 13 yaş) 3 günlük havaalanından başlayacak Viyana seyahatinde, şehir içi toplu…